29 Haziran 2010 Salı

Ben hiç kendimden bahsettim mi? Cıks. Buyrun :D

Baştan söyliyim az yazabilirim. Çünkü şuan için acayip fantazilerle doldu. Taylor'ın bir resmi gaza getirdi. O göbiği böyle hüplete hüplete öpme isteği doldu içime. Iyk iğrencim. Neyse tanıtıma geçeyim.
İsmim lazım değil sanırım. Buraya içimi dökmeye geldim. Gerçi bilen biliyor benim olduğumu. Faceten falan paylaşıyorum arada ya neyse. Olsun, siz adımı Julliet bilin. Veya Jullietta.
Olaylarda geçen isimleri niye söylemediğimi anlamışsınızdır. Okuyanlar, kendileri olduklarını bilmesinler diye. Ki emin olun yazdıklarımı okusalar da onların kendileri olduklarını anlamayacak kapasitedeler. Bazı kullandığım, sevdiğim arkadaşlarıma taktığım isimleri zaten kendileri biliyorlar. Hatta kendileri çözdüler. Çünkü zekiyler. Seviyorum onları :)
Ay neyse ya üf :D
Kahverengi saçlı, çikolata renkli gözlü, buğday tenli, şişko, uzun sayılan, gözlüklü, şuan omzunda saçları ve kahkülleri olan, kocaman dudakları olan, çirkin bir kızım.
Yakında sanırım dişlerime tel de takılacak. İstiyordum zaten, no problem :D
Sonracııma. Duygusalım galiba ya. Öyle her boka ağlamam tabii. Zaten zor ağlayan birisiyimdir. Ama ağladım mı tam ağlarım.
Sakin ama sinirliyimdir. Dışarıdan gören sakin der ki çok sakin olabilirim. Ama biri gerçekte damarıma basarsa zor durdurulurum.
Hatırlıyorum da babamla kavga etmiştim, bilgisayar masasında kasanın olduğu dolabın kapağına tekme atıp kırmıştım. Sinirlenince etrafı çok dağıtırım. Sinir krizi çok geçiririm ben bir de.
Beni en çok ne sinirlendirir? Kendini bi bok sanan kaşarlar, aptala hareketler yapan mallar, alınganlık, her şeyime karışılması falan.
Neyse, hayranı olduklarıma gelince;
Vanessa Hudgens; Meleğim, her şeyim. Kimseyi sevmediğim zamanlarda karşıma çıktı. Her şeyim oldu.
Zanessa; Öyle bir aşk yokkk! Yok abi yok! Ne Romeo&Julliet, ne Leyla&Mecnun, ne Edward&Bella. Yok anacım yok. Onlar çok bambaşka. Böyle birbirlerine bakışları falan. Dokunuşları, öpüşleri. Oy yerimm.
RobSten; onların her şeyi bakışlardan belli oluyordu zaten. İtiraf etsinler, etmesinler. Her şey belli abi! O bakışlar falan. Rob'un Kris'e hayran, Kris'in Rob'a alaycı bakışlarının altındaki seven bakışı. Ve Rob'un hediye ettiği, üzerinde Rob'un el yazısıyla Rob yazan yüzüğü hiç çıkarmamamsı, Kris'in Robert'ın dolabından giyinmesi. Belli.
Taylor Lautner; onu sona sakladım. Bir önceki postta yazmıştım zaten. Ona bakışım çok farklı. Ne anlatabiliyorum, ne anlayabiliyorlar. Ama napalım, seviyorum, nasıl sevdiğimi biliyorum. Başkalarına ihtiyacım yok. O olsun, yeter.
Kitap okurum çok fazla. Okuduğum tür; vampirler. Stephenie Meyer'a borçluyum :D
Kitaplığımdaki kitaplarımı sayılıyorum sağ baştan; Gündüz Ölüsü-Şehir Ölüsü-Kulüp Ölüsü-İşaret-İhanet-Seçilmiş-Vahşi-Av-Baştan Çıkarılmış-Yanmış-Alacakaranlık-Yeni Ay-Tutulma-Şafak Vakti-Bree Tanner'ın İkinci Hayatı-Pandora-Albia-Düşüş-Romeo&Julliet-Vampir Akademisi-Buz Öpücük-Gölge Öpücük-Küçük Aptalın Büyük Dünyası.
Vampir olmayanlar; Albia, Düşüş, R&J, Küçük Aptalın Büyük Dünyası'dır. :D
Film izlemeyi severim ama pek bi birikintim yok o konuda. Genelde eski Türk filmlerini falan çok izlemişliğim var. Hababam Sınıfı olsun, Sezercik olsun, Ayşecik olsun. Ve tabii bütün Kemal Sunal filmleri. Sonra Disney filmlerini izlerim. HSM her şeyim. Twilight Saga hastasıyım. Dizi olarak da The Vampire Diaries, Merlin, Gossip Girl falan izliyorum.
Böyle yani. Babam çığırıyo yine. Kaçtım ben. GG'nin sezon finali vaaarr! İzlemeliyim. Hadi byee <3
Ha, PS: İstinye Lisesi'ne gidiyorum sanırım. Yabancı Dil'e. Hem de servisle gidip gelcemm!

2 yorum:

  1. Meleğim.Kendini çok güzel anlatmışsın(dış görünüşün hariç).Dış görünüşünde asla öyle değilsin okuyanlar "LÜTFEN O KISIMA İNANMAYIN :D"

    YanıtlaSil